Annenin tutumu çocuğun geleceğini tanımlıyor
Her kültürde sıradan olan anne-çocuk bağının bir biçimde bozulması başka bir deyişle ayrılığın gündeme gelmesi vaziyetinde çocukların psikolojik yapısının bozulduğunu belirten ODTÜ Kuzey Kıbrıs Yerleşkeyi Psikoloji Kısmı öğretim azası Prof. Dr. Nebi Sümer, erken yarıyılda yoğun anne sevgisinin ve çocuğun gereksinimlerini karşılanmasının çocukta “Ben kıymetliyim” inancını geliştirdiğini söyledi.
Bebeklik ve çocukluk yarıyılında kurulan bağın kalitesinin erişkinlik yarıyılında kurulan yakın ilişkileri de doğrudan etkilediğini kaydolan Prof. Sümer, ilişkinin kalitesine göre kimilerinin çok tehlikesiz, kimilerinin çok takıntılı ya da endişeli, kimilerinin ise soğuk ilişki kurabildiğini söyledi.
Meblağsız ve müdahaleci anne çocuğu negatif etkiliyor
Erken yarıyılda çok meblağsız ve müdahaleci bir anneyle gelişen çocuğun, ona yakın durarak ya da yapışarak varlığını sağlama bağlamaya çalıştığını belirten Prof. Dr. Nebi Sümer, bu gidişatın şahsın ileriki yarıyılda karşı tür ile yaşadığı ilişkileri de etkilediğini, ferdin bir çocuğun anneye yapışması gibi partnerine yapışmaya başladığını söyledi.
Tehlikesiz aile ilişkisinin evhamı eksilttiğine ve odaklanmayı artırdığına değinen Prof. Sümer, özellikle soğuk ve mesafeli annelerin çocuklarının ileride başkalarına yakınlık dinlemesini ve sıcak ilişki kurmasını da yasakladığını söyledi. Anne ile çocuk arasındaki bağın cılız olması halinde çocuğun ileriki hayatında güvence peşinde koşacağını, başkalarıyla ilişkilerinde çok fazla ayrıntıya kilitleneceğini söyleyen Prof. Dr. Nebi Sümer, “Meblağsız, çok müdahaleci ya da soğuk annelerin çocukları, hem çocukluk hem de erişkinlik yarıyılında daha sık ağlar, meselelerini ağlayarak, sızlayarak ve yakınarak çözmeye çalışırlar, bunalıma, strese daha yatkın olurlar. Soğuk ve mesafeli annelerin çocukları ise meseleleri görmezden gelerek uzak dururlar, bastırırlar ya da inkar ederler” dedi.