Aşkın ömrü 3 sene
Aşk başladığında alana gelen iştah eksilmesi, yemeden içmeden kesilme, nabız çoğalışı, çarpıntı, terleme, titreme, bağırsak hareketleri, mide asidi ve yutma sıklığı gibi fizyolojik farklılıklar sebebiyle kalbin binlerce yıldır aşkın sembolü olarak seçildiğini anlatan Doç.Dr. Tarlacı, “Aşkın sembolünün değişmesi çok güç. Binlerce yıldır gelen bir sembolleştirme var, ama insanlarda temel olarak aşk duygusu beyinde yaşanıyor. Ancak bedende yansıması kalpte oluyor. Oysa aşk beyinde başlar, beyinde büyür ve beyinde biter” dedi.
Aşk kazanç us gider
Doç.Dr. Tarlacı, “Aşık şahıslar maşuklarını gördüklerinde derin beyin yapılarında ödül-mükafat bölgelerinde haz kimyası ummanına düşmüş olurlar. Özellikle alın lobu bölgesi çalışması eksilir. Alın lobu beyin bölgesi insanlar için ussallaştırma, amaç ve karar verme ve anlamsal çıkarımlar için en ehemmiyetli bölgedir. Mananın ve sosyal kaidelere uymanın, nezaketin ve hürmetin kaynağıdır. Aşıklarda bu bölgede çalışmada eksilme, işlevlerde zayıflama ve kayıpla sonuçlanır. Bir biçimde aşk kazanç us gider. Aşık olanlar bu sebeple ablavutça ve anlamsız tehlikeler almaya meyilli olurlar. İhtimalsiz aşk olduğu mevzusunda kendilerini ikna etmeye çalışanlara aldırmazlar” dedi.
Aşk zamanla sevgiye dönüşür
Aşkın geçici olduğuna dikkati sürükleyen Doç. Dr. Sultan Tarlacı, bu vaktin en fazla 3 sene olduğunu belirterek, “Ehemmiyetli olan süresi değil, ehemmiyetli olan o yarıyılı istekli ve en iyi biçimde yaşamak, zaman içinde bunun biteceğini öğrenmektir. Zamanla aşk sevgiye dönüşür, insanlar yaşam süresince aşk arar ancak bir iki defa karşılaşılır. Ufalama vaziyetinde bu geçici vaziyeti kabullenip bunalıma girmemek gerekir” diye konuştu.