Bir tutam hayat: Babaanne nasihatleri

05.11.2021
336
Bir tutam hayat: Babaanne nasihatleri

İsme, Ali’yi yolcu ettikten sonra kapıyı kapattı, sonra da dönüp odasına gidecekken duvarda asılı duran aynada suretini görünce donup kaldı. Gözlerinin kızardığını gördü ve çok geçmeden yanakları da ıslanmaya başladı.

Aynadaki yansımasını ağlarken bulduğunda kendini boşluğa vazgeçer gibi yere vazgeçti; sırtını kapıya dayadı. Bir zaman sonra suskun gözyaşları yerini çığlıklara vazgeçmişti. İsme, afallamış bir biçimde içli içli ağlıyordu. Eforsuz düştüğünü fark ettiğinde kapının eşiğinde embriyo pozisyonunu aldı ve gözlerini uykuya oracıkta teslim etti…

Gündüz düşü

İsme kalktı, evin içinde gezmeye başladı. Ali’nin gidişinin onu bu denli sallayışı karşısında afallamıştı. Dönüp tuvalin başına tekerrür oturdu. Bunca senelik içinde biriktirdiği her hiddetin kinini almak istercesine Ali’yle beraber yaptıkları fotoğrafın üstüne başka bir fotoğraf yapmak istedi.

Her zamanki gibi fona bir müzik koydu. Fırçasını kan kırmızısına buladı. Bu renk tüm reelleri bastırsın, yok etsin istiyordu. Bütün elini kaldırmış, ilk fırça darbesini vuracaktı ki, babaannesi elini yakaladı, “Yapma hoş kızım” dedi.

İsme babaannesinin gözlerine baktıkça derinliklerinde kayboldu, fırçayı elinden vazgeçtiğinde babaannesi sıcacık elleriyle gözyaşlarını siliyordu.

Adaçayım, hoş kızım benim

Babaannesi İsme’yı “Adaçayım” diye hoşlanmaya başladıysa bu zaman diliminden çok hayat dersi çıkacağı emindi.

İsme, hiçbir şey demeden babaannesinin onu çağıran sesine gitti. Sanki zaman hiç geçmemiş gibi güneşin bugüne kalmış son ışıklarının doldurduğu odaya doğru yürüdü. Üçlü koltukta oturan babaannesinin dizlerine başını koydu.

Babaannesi sanki her tasasını o anlatmadan öğreniyormuş gibi okşadı hoş Adası’nın saçlarını. Sanki o anda İsme’nın tüm tasayı aktı gitti saçlarından.

Esma Sultan’ın dudakları yeniden kıpır kıpırdı; torununa dualar ediyordu yeniden muhakkak ki. Ne zaman İsme’nın gözlerinden bir damla yaş düşse, böyle olurdu. Esma Sultan’ın dudakları hemen kıpırdanmaya başlardı…

Çocukluğundan bir kareyi yaşıyor gibiydi…

Babaanne nasihatleri

İsme azıcık serinkanlılaşmıştı. Babaannesi “Anlat bakalım” dedi. İsme konuşmadan bir zaman babaannesinin suratına baktı öylece. Nasıl oluyordu da, her seferinde doğru zamanı öğreniyordu…

İsme bir anda çözülen düğümler gibi konuşmaya başladı: “Gitti Esma Sultan, daha gelişini dahi kavrayamadan gitti”

“Ah benim hoş kızım, zati kovmaktan beter etmemiş miydin sen bu çocuğu?

“Evet, ama yeniden de çok beğeniyorsa gitmez sanmıştım” diyebildi İsme korkak çocuk sesiyle.

“Gerçeğinde gitmediğini, geri döneceğini öğreniyorsun. Kalbinden inandığın her şey reeldir. Ben sana böyle öğretmedim mi? Merak etme, çok kalmadan dönecek. Ama sen de kaçmayacaksın, söz ver bana”

“Korkuyorum Esma Sultan!”

“Korkma, her yaşadığımızdan sonra korksaydık hayat nasıl devam ederdi?”

“Ama seni de çok az görüyorum Esma Sultan, özlüyorum. Artık hiç gelmiyorsun”

Esma Sultan, torununun gül yanaklarını avucuna aldı. Sıcacıktı, öptü yanaklarından, öptü, öptü… İsme her öpücükten sonra azıcık daha durgunlaştığını ve Ali’yi özlediğini seziyordu.

Babaannesi “Üzülme, her şey geçici. Çok hoş günler sen karşılamasını öğrenirsen kazanç. Hadi bak kapın çalıyor, kalk da aç” dedi.

İsme, “Kapı filan çalmıyor babaanne” derken, kapının sesiyle uykusundan ayıldı. Kapı gerçekten de çalıyordu ve babaannesi de yoktu. Her şey bir düşten ibaretti. Kapının çalışına aldırmadan az evvel babaannesinin dizlerine uzandığı koltuğa gitti.

Sanki babaannesi onu hala orada bekliyormuş gibi bir pay kapılmış ve bunu kaçırmak istememişti…

Israrla çalan kapı

Kapı hala çalmaya devam ediyordu. Babaannesinin son tümcesi beynini yineleniyordu İsme’nın: “Çok hoş günler sen karşılamasını öğrenirsen kazanç”

İçinden babaannesinin tümcesini tekerrür ederek kapıyı açmaya yöneldi. İçini bir coşku kaplamıştı. Kapının arkasındaki şahsın Ali olması ihtimali ile kapıya gitti.

Kapıyı açtığında gelen şahsın konut sahibi olduğunu gördü. Yaprak sarmıştı, İsme kızı pek hoşlanır diye düşünüp ona da getirmişti.

İsme teşekkür etti ve kapıyı kapattı.

Belki de Ali’yi tamamen kaybettiği görüşüyle boğuşurken hırsla yaprak sarmaları yemeye başladı… Bir yandan da hala babaannesinin sıcaklığını sezmeye çalışıyordu…

Art yarın

Damla Karakuş

Bir tutam hayat: Mektup – On ikinci kısım için tıklayınız

özel içeriğidir.

YAZAR BİLGİSİ

maltepe escort ataşehir escort idealtepe escort anadolu yakası escort kadıköy escort bostancı escort pendik escort ataşehir escort şişli escort göztepe escort pendik escort kartal escort bostancı escort erenköy escort maltepe escort pendik escort bostancı escort ümraniye escort şerifali escort kartal escort maltepe escort tuzla escort pendik escort anadolu yakası escort acıbadem escort ümraniye escort escort bayan maltepe escort ümraniye escort ataşehir escort kadıköy eskort pendik eskort ataşehir escort ümraniye escort kadıköy escort escort bayan maltepe escort sex hikaye yeni seks hikaye gerçek sex hikaye sex hikaye seks hikayeleri sex hikayesi gerçek sex hikayeleri