Türk Cildiye Derneği Başkanı Doç. Dr. Güneş Gür Aksoy, güneşderi D vitamini sağlamanın doğru yolunu bakın nasıl anlatıyor.
Peki D vitamini lüzumumuzu nasıl kavrayacağız?
En doğrusu D vitamini seviyelerinizin hekiminiz tarafından ayarlanmasıdır. Hekiminiz ideal seviyelerde yakalayacak biçimde D vitamini yardımıyla olması gereken seviyede yakalamış olacaktır. Böylece güneş ışınlarıyla deriniz ihtiyarlamamış olacak ve karsinojen güneşderi korunarak kanserlerden korunmuş olacaksınız.
Güçlü ve sıhhatli olmak için D vitaminine gereksinimimiz olduğunu belirten Aksoy, şunları söyledi:
“D vitamini yağda çözünen bir vitamindir. Yiyeceklerden ve dayanak olarak dışarıdan aldığımız D vitamini bağırsaklardan emilir. Yiyeceklerden özellikle yumurta sarısından, peynirden, somon, ton balığı gibi yağlı balıklardan, balık yağından, karaciğerden ya da etten D vitamini alabiliriz. Bunun yanında D vitamini güneş ışınlarının takviyesiyle tenimizde üretilir. Tenden yapılan lider D vitamini karaciğer ve böbrekten geçerek etkin haline kazanç.”
“D vitamini en çok sağlam ve güçlü kemiklerimizin olması için ehemmiyetlidir. Bunun yanında bunalımdan, belleğe, saç dökülmesinden, kanser yaradılışına kadar sütun, meme başta olmak üzere otoimmün hastalıkların gelişiminde yargılanmaktadır. Ancak D vitamininin aşırısının da çok hasarlı olduğu anımsanmalıdır. Kalp ritm bozukluklarına ve böbrekte taş yaradılışına neden olabilir. Hatta pankreas kanseri gibi kanserlere neden olabileceğine işaret eden çalışmalar vardır.”
Güneş ışınlarıyla tenimizden D vitamini yapılması çok cazip bir alternatif gibi görünse de güneş ışınlarının teni bozarak ihtiyarlatması yanında, ten kanserlerine neden olabildiği unutulmamalıdır. Melanom son senelerde daha sık tesadüfülen, ölümcül ten kanserlerindendir.
En ehemmiyetlisi daha çok güneş daha fazla D vitamini anlamına gelmemektedir. Tenden bir ölçü D vitamini yapıldıktan sonra üretim durur, tahrip başlar. Dolayısıyla fazla güneş ışını aldığınızda D vitamini üretmediğiniz gibi hasarlı, kanserojen olan güneş ışınlarına maruz kalmış olursunuz.
Bronzlaşma teninizin güneş ışınlarından zararlandığının bulgusudur ve ten koyulaştıkça da D vitamini imali gitgide eksilir. Dolayısıyla sarih derililerde, saat 10:00-15:00 arasında 5 dakika yalnızca surat, kollar, bacaklar güneş görse yeterlidir. Koyu derililer ise 15 dakika yeniden bu bölgelerde güneş görmesi yeterlidir.
Güneşderi korunma her zaman temel olmalıdır. Gölgede kalınmalı, güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde 5-15 dakika dışında güneşe çıkılmamalıdır. Geniş kenarlı şapka kullanılmalıdır. Dışarı çıkmadan 30 dakika evvel güneş kremi sürülmeli, 2-3 saatte bir yenilenmelidir.
Avustralya’da yapılan çalışmalar, güneş kremi kullananlarla kullanmayanların D vitamini seviyesinin aynı çıktığını göstermiştir. 50 yaş üzerinde tenden D vitamini imali ciddi oranda eksilmeye başlar ve yaş ilerledikçe tenden D vitamini imali daha da eksilir.
Şahısların D vitamini seviyelerini yaş tesirler, yaş çoğaldıkça güneşderi D vitamini yapılamaz hale kazanç. Bunun dışında bireyin deri rengi ehemmiyetlidir. Koyu derililer aynı ölçü D vitamini imali için daha uzun zamana lüzum dinler.
Obezitede D vitamini seviyeleri düşer. Güneşe yakınlık etkileyeceğinden yüksek yükseltide daha çok D vitamini yapılabilir. Hava lekeliliği güneş ışınlarını soğurduğundan D vitamini imali eksilir. Yiyeceklerle alınan D vitamini; ince bağırsaklardan emildiğinden bağırsak hastalıklarında, karaciğer ve böbrek hastalıklarında noksanlığı görülebilir.
50 yaş üzeri şahıslar, örtülü şahıslar, koyu derililer, yalnızca anne sütüyle beslenen bebekler ve obezler D vitamini noksanlığı tehlikeyi altındadırlar.