El alem ne der?
Düşüncelerinizi ve hareketlerinizi çevrenizin dayattığı ’kabul görülme filtresi’nden geçirip, dikkatli adımlarla mı ilerliyorsunuz?
Sosyal suçlanma fobisinin cinsli maskeleri var ve hangi formda karşınıza çıkarsa çıksın, ‘kısıtlama, zorlama, baskı görme’ gibi kavramları barındırıyor. Ve ne yazık ki, bu fobiyi paydanlar, tavırlarının çevrelerindeki insanlar tarafından hakimiyet edilmesine izin verirken, içten içe yapmak istedikleri bir hayli şeyden yoksun kaldıkları bir hayat sürüyorlar.
Caddeye çıktığınızda çevrenize bir bakın; kaç mutlu surat görüyorsunuz? İstediğini değil de, yalnızca izin verilmiş olanı yapmakla kanaat eten mutsuz robotlar halinde gezenlerin rakamı göz arkasını edilemeyecek kadar çok.
Kısıtlamalar çocukluktan başlıyor. Çevreye, çocuğunun tercihlerine, zevklerine, yaşam şekline güvenmeyen anne-baba, çocuğunu kendi doğrularını kapsayan bir çemberde yakalamak için elinden geleni yapıyor. Hoş zevklere sahip ebeveynleriniz varsa, kısmetlisiniz! Bir biçimde mutlu bir çocukluk ve gençlik yarıyılı geçirebiliyorsunuz ama sonrası daha da esrarengizleşiyor. Hiç tanımadığınız insanların absürt sapan yargılarından korkarak, yaşamınızı şekillendirmeye başlıyorsunuz.
Amerikalı Yazar David Foster Wallance,“ İnsanların sizi hakikatinde ne kadar az önem verdiğini kavradığınızda, sizin hakkınızda ne düşündüklerini önemsemeyi vazgeçeceksiniz” diyor.
Araştırmalara göre vasati bir insan, düşüncelerini, benliği istikametinde filtreliyor ve ‘kendi’ ile iletişim kurduklarına öncelik veriyor. Bu demek oluyor ki, mevzu kendisiyle alakalı değilse, hakikatinde sizi çok da önem vermiyor. Peki, neden karışıyor? Bu gidişat genellikle, hiç üstüne misyon olmamasına karşın yargıç rolünü üstlenen bireyin, kendisinin asla erişemeyeceği bir pozisyon için sizi baltalamak istemesinden ya da benliği için sizi de kendiyle aynı düzlemde yakalama gayretinden kaynaklanıyor.
Dolayısıyla şunu kendinize anımsatmanız gerekiyor: Başkalarının hakkını ihlal etmemek koşuluyla, içinizden geçen her şeyi yapabilirsiniz!
Bunun için ise;
Öncelikle siz, başkalarını suçlamaktan bırakın. Başkasının emeğine ya da mutluluğuna taş koyan şahıs olmayın. Dünyanın pozitif insanlara lüzumu var. Öğüt vermekle suçlamak arasındaki farkı öğrenil.
Bir tenkitle karşı karşıya kaldığınızda, önünüze çekilen duvarın sizi yolunuzdan döndürmesine izin vermeyin ve yolun sonundaki emelinize odaklanın.
Oklarını size çevirenlere karşılık vermek istiyorsanız, edebinizle onları afallatın.
En ehemmiyetlisi, kendiniz için doğru tercihler yapın. Unutmayın; ne yaparsanız yapın, her zaman bir yanılgı bulacaklardır…
ELMAELMA YAYIN YÖNETMENİ
PINAR KILIÇ
“Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri mesuldür. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. elmaelma.com hiçbir biçimde legal mesullük kabul etmemektedir.”