Grip salgınlarına karşı nebat çayları
Günümüzde halâ virüslere karşı bizleri bütün olarak gözetecek ya da rehabilitasyon edecek ilaç alternatifleri çok hudutlu kalıyor. Salgın bütün de aşılarda alüminyum bulunduğu biçimindeki gerçek değil iddiaların ortaya atıldığı günlere tesadüfmesi de bir kadersizlik. Ancak içinde bulunduğumuz yarıyıl aşı yaptırmak için çok geç, antikor gelişimi için yeterli müddet yok. O halde ne yapabiliriz? İlk ehemmiyetli kural korunmak. Bu emelle öncelikle bağışıklık sisteminin desteklenmesi gerekiyor. Şayet güz başlangıcından itibaren bu biçimde bir yatırımınız bulunmuyorsa bağışıklık sisteminizin sizi gözetmesi olasılığı düşük, ama siz yeniden de bağışıklık sisteminizi desteklemek için lüzumlu uygulamaları başlatın, hiç olmazsa ilerleyen süreçteki enfeksiyon tehlikelerine karşı size avantaj sağlayacaktır. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Prof.Dr. Erdem Yeşilisme gripten korunmak için teklifleri sıraladı.
Hijyene dikkat!
Peki bu vaziyette ne biçimde çaba etmemiz gerekiyor. Öncelikle hijyene dikkat edilmesi ve yeterli istirahat ehemmiyetli. Öteki taraftan, doğa grip ile çabada bize muhtelif imkânlar sağlıyor. Nebat çayları içilmesi gerek enfeksiyon tehlikesinin eksiltilmesi ve gerekse hastalarda şikayetlerin gevşetilmesinde en usçu ve emin yöntem. Mevcut ilaçlar gibi nebat çayları da tesirini virüsün artma fazı üzerinde gösteriyor. Bu sebeple toplu yerlerde bulunanlar toplu taşım vasıtaları, mektep, alışveriş merkezleri, vd. özellikle yeşil çay, adaçayı, ıhlamur, tarçın gibi nebatları teker teker ya da karıştırarak gün içerisinde sık sık içmeli. Ancak mikropların gelişimini süratlendireceği için şeker yerine hakikat bal ilave edilmesi öneririm. Şayet boğazınızda bir karıncalanma sezerseniz, süre kaybetmeden bu çayları yüzde 5-10 gibi derişimlerde hazırlayarak gargara yapılması korunmaya katkı sağlayacaktır.
Nebat çayları için
Yürütülen araştırmalar yeşil çay içerisinde bulunan polimerik polifenollerin aynı virüs ilaçları gibi tesir ederek virüsün artarak hücre içerisine girmesini yasakladığını gösteriyor. Ancak virüs ilaçlarından ve antibiyotiklerden değişik olarak polifenollere karşı mikroplar direnç geliştiremiyor. Benim teklifim bir poşet yeşil çay ile bir poşet ıhlamuru aynı kadeh içerisine koyup demlemek. Ihlamur içerisindeki müsilajın yoğun kıvamı ile yeşil çay içerisindeki polifenollerin epigallokateşinler ağız içerisinde daha uzun müddet kalarak, daha uzun müddet tesirini göstermesini sağlayacaktır. Ayrıca adaçayı, tarçın içerisindeki sineol ve öjenol gibi uçucu bileşenler virüs enfeksiyonu sebebiyle zayıflayan bağışıklık sistemimizde fırsatçı mikropların gelişmesini yasaklayabiliyor.
Adaçayı tesirli
Yayımlanan bir muayenehane çalışmada, adaçayı ile hazırlanan çayın içerisine ekinezya damlası ilave edildiğinde dezenfektan gargaradan daha tesirli olduğu gösterilmiş. İsviçre’de sağlık kurumulara son 3 gün içerisinde boğaz sızısı şikâyeti ile sağlık kurumuna müracaat eten 155 gönüllü üzerinde yürütülen bu çalışmada, bileşiminde ekinezya ve adaçayı kapsayan gargaranın 5 gün müddet ile günde 10 kere kullanılması ile üçüncü günden başlayarak tesirli olduğu kollanmış. Deneyde paralel olarak bir başka grup hastada yürütülen çalışmada 2 saat ara ile ağıza bunalan bir dezenfektan çözeltisinden klorhekzidin/ lidokain daha yüksek tesir bulunmuş. Bu bence çok dikkat çekici bir netice.
Netice olarak, içerisinde bulunduğumuz şu günlerde doğanın bizlere sunduğu bu tesirli ve emin silahlardan faydalanmak en usçu yaklaşım olacaktır. Hiç kuşkusuz, öncelikli hedef “hastalığa tutulmamak”, bu mevzuda bağışıklığı destekleyici bu tip mahsuller gözetici olarak verimli olabilmektedir. Hastalığa tutulma vaziyetinde ise bu tip mahsullerden uygulanan temel rehabilitasyonun yanı gizeme şikayetlerin gevşetilmesinde faydalanılması düşünülebilir.