İçkinin hasarları nelerdir?

27.04.2021
330
İçkinin hasarları nelerdir?

Alkolizm, çağımızın en ehemmiyetli meselelerinden biri ve Dünya Sıhhat Teşkilatı bilgilerine göre dünyada bugün 76 milyon alkolik yaşıyor. Dahası her 25 bireyden nedeni de içki. Peki, insanlar kendilerini öldüren bir şeye nasıl bağımlı hale geliyorlar? Emre Uzun, stresli çalışma yaşamı veya özel yaşamdaki meselelerin şahsı alkolizme itip itmediğini şöyle açıklıyor:

“İş yaşamındaki stres de tıpkı alkolizm gibi bir hastalık hakikatte. Yapılan araştırmalara göre, işyerindeki meselelerden kaçmak isteyen,kumpassız bir hayat süren,yaşamdaki negatifliklerle başa çıkamayan bireylerin büyük oranda içkiye sığındığı tespit edilmiş. Ancak bu izlenebilecek en yanlış yol zira fazla içki alımı bedende hem bazı metabolik farklılara neden olur, hem stresi yükseltir hem de uzuvlarda bazı sıhhat meselelerinin ortaya çıkmasına neden olur.

Misalin merkezi asap sistemi üzerinde olumsuz tesiri vardır; zati içki içtikten sonra kendimizi hakimiyet edememe nedenimiz budur. Konuşma problemlerine yol açar, sıhhatli düşünmenizi maniler. Uyku kumpasını ve niteliğini alaşağı eder. Erken uyanmanıza, uyku apnesinin şiddetlenmesine, içinde yaşıyormuş hissi veren düşler görmenize neden olur.”

“Bu noktaya gelince içkiye veda edilmesi gerekmez mi?” sualine Emre Uzun’un verdiği cevap, pek hakikati de açıklıyor: “Söyleyeceklerim, asla ‘içmeye devam etsinler’ anlamına gelmez yalnız tıbbi bir reel, içki bağımlılarının içmeyi vazgeçtiklerinde mutsuz bir yarıyıla girdiklerini söylüyor. Özellikle alkolizm ve bunalım teşhisi bir arada konan bireyler, içemedikleri zaman yeisi çok daha yoğun yaşıyor. Zira alınan içki, bunalımın seneler boyu yarattığı duyguları bastırdığı için, içkiyi vazgeçince tüm bu duygular da su suratına çıkıyor.

İçki bağımlıları alkol olmadan sosyal hayata dâhil olamıyor, bunalımdan mustarip içkiler ise bunu daha da güç muvaffak oluyor. Bunalımda olmanın verdiği makûs düşünceler de içmek için tetikleyici olabiliyor.”

 Alkolizm ve yeme-içme alışkanlıkları

Diyetisyen Emre Uzun, alkolizm ile yanlış beslenme arasındaki ilişkiye de dikkat topluyor: “İçki alanların beslenme meseleleri içkinin tesirleriyle doğrudan ilgili. Az ve eksik yiyorlar zira içkiyi yiyecek yerine koyuyorlar. Her bir gram içki 7 kalori kapsıyor ama bu boş kalori; başka bir deyişle protein, vitamin ya da mineral kapsamayan kalori… Daha da ehemmiyetlisi ister alkolik olsun ister akşamları mezelerin eşlik ettiği sofralarda sevinç için içsin, içki alan hemen herkes muhakkak beslenme alışkanlıkları sergiliyor.

Yeterince sıhhatli beslenmiyorlar, çok az meyve ve sebze yiyorlar ve daha çok hayvansal protein kapsayan besinlere yöneliyorlar. İçilen alkol ne kadar sertse beslenme de o kadar eksik ve sıhhatsiz oluyor. Natürel başka şeyler de var. Misalin alınan içki ölçüyü, ne kadar sık içki alındığı, içilen alkolün cinsi hatta alkolün yemeklerle beraber mi yoksa tek olarak mı içildiği dahi bireyin beslenme kumpasını etkiyor. Bu da sıhhat meselelerine yol açıyor.

Minik bir misal: Çok fazla içenler yüksek kalorili besinlere yöneliyor, bu besinler de fazla trans yağ kapsadığı için karaciğer hastalıkları, özellikle de karaciğer yağlanması ortaya çıkıyor. Karaciğer yağlanması olan ve içmeye devam edenlerin ise yüzde 65’inde siroz görülüyor.”

 İçkinin kan şekeri üzerindeki tesiri

İçki alanların öğrenilen, basmakalıp meseleleri de var. Misalin hipoglisemi ya da kan şekerinin aniden düşmesi. Uzman Diyetisyen Emre Uzun, sualin bu kadar kolay olmadığını da açıklıyor: “İçki tüketimi ve hipoglisemi dağılmaz ikili… Kan şekeri düşünce şahıs refleks olarak kan şekerini yükselten gıdalara, özellikle de içkiye yöneliyor.  İçki hipoglisemiyi körüklüyor, bireyde halsizlik baş gösteriyor. Ardından anksiyete, bunalım, titreme, asabiyet hali, somurtkanlık, asaplılık, zekada karmaşa, durmadan bir şeyler yeme isteği, ruh halinde gel-gitler, terleme, soluksuz kalma vb. gözlemlenmeye başlıyor.

Reelinde alkolü vazgeçmiş bireylerde gözlemlenen ve İngilizce’de “dry drunk syndrome” olarak belirlenen şey bütün de bu: Şahıs içmez ama içki içtiği zamanlardaki bulguları gösterir. Sanki içmeden ayyaştır. Ve bunun sebebi de kan şekerinin düşmesidir. Zira kan şekeri düşünce, asap ileticileri de nörotransmitter dibe vurur, misyonunu yapamaz.”

İçki ve sindirim sistemine hasarları

Uzman Diyetisyen Emre Uzun, içkinin sindirim sistemi üzerinde de pek çok negatif tesiri olduğuna da dikkat topluyor: “Sindirim ağızda başlar ve kalın bağırsakta noktalanır. Bu uzun bir yol ve içki bu yol üzerinde hemen her noktaya hasar verebilir. Bunları tek tek sıralamak gerekirse;

Üst sindirim sistemi üzerinde ve eksik beslenmeye bağlı olarak dilde enflamasyon görülebilir. Yutakta özofagus ülserler ortaya çıkabilir. İleri düzeylerde yutakta varisler ve ölümcül kanamalar olabilir.

Midede Helicobacter pylori ismi verilen bir basilin üremesini basitleştirir. Bunun neticesinde gastrit ve ülser büyür. İçki reflü büyümesi ihtimalini de artırır. Midenin boşalmasını geciktirdiği için mide şikayetlerine neden olabilir.

İnce bağırsakta, bağırsak hareketlerinde alana kazanç. Beden için ehemmiyetli pek çok gıda emilemez. Bunun neticesinde ciddi tıbbi neticeleri olan beslenme bozuklukları ortaya çıkar.

Kalın bağırsakta ise özellikle içki bağımlılığının ileri aşamalarında Bağırsak hareketlerinin bozulmasına neden olur. Karaciğer zararı ile ilişkili olarak hemoroid hemoroit görülebilir.

Pankreas enzimlerinin sızmasına neden olabilir. Bu da pankreas kanalının tıkanmasına ve akut ve kronik pankreatite neden olur. Pankreatit ciddi bir vaziyettir ve tekerrür edebilir.”

Diyetisyen Emre Uzun’dan içki alanlara beslenme teklifleri

Bir “yeme kumpası” oluşturup uygulayın. Kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği… İki de ara öğününüz olsun. Bunun ehemmiyeti şurada: İçki alanların yemekten kavradığı şey, bir vakit sonra zati “beslenme” olmuyor. Daha çok açlıklarını bastırıyorlar. Bundan sakınmak için bir yeme kumpası koşul!

Her öğünde “sıhhatli ve besleyici” besinler alın. İyi beslenen bireylerin duygusal dalgalanmalardan daha az etkilendiği tıbben ispatlanmış bir reel. Kumpaslı ve ardından doğru beslenenler, içkinin neden olduğu duygusal gel-gitlere daha az tutulacaktır. Bu da yemekten bırakmayı ya da alınan içki ölçüsünü artırmayı önler.

Şekerden uzak durun! Yukarıyada da anlattığım gibi içki ve hipoglisemi dağılmaz ikilidir. Şahıs, hipoglisemi düşük kan şekeri seviyesiyle beraber duygusal gel-gitler yaşamaya başlar ve içkiye daha sıkı sarılır. Şeker ile içkinin beynin dopamin seviyesi üzerindeki tesiri de birbirine eş: Süratle mutlu olursunuz, aynı süratle dibe vurursunuz ve giderek bunalıma çekilirsiniz.

Kahveyi az harcayın! İçki alanlar “ayılmak” için kahveyi seçim eder ama yanlış. Günde bir kupa yeterlidir zira kafeinin de kan şekerini düşürmek gibi bir yan tesiri vardır.

Sindirimi basit besinleri seçim edin. Yulaf ezmesi ve pirinç bu besinler arasındadır. Aynı biçimde bol sebze ve meyve harcayın.

Vitamin takviyeyi alın. Zira içki harcayanlarda genellikle B ve D vitamini yetersizliği görülür. B vitaminleri, bedenimizin yediklerimizden enerji elde etmesini sağlarken D vitamini kalsiyumun ve nörolojik sistemin sıhhatli işlemesi için gereken tiyamin mineralinin tüketimini kumpaslar.

YAZAR BİLGİSİ

maltepe escort ataşehir escort idealtepe escort anadolu yakası escort kadıköy escort bostancı escort pendik escort ataşehir escort şişli escort göztepe escort pendik escort kartal escort bostancı escort erenköy escort maltepe escort pendik escort bostancı escort ümraniye escort şerifali escort kartal escort maltepe escort tuzla escort pendik escort anadolu yakası escort acıbadem escort ümraniye escort escort bayan maltepe escort ümraniye escort ataşehir escort kadıköy eskort pendik eskort ataşehir escort ümraniye escort kadıköy escort escort bayan maltepe escort sex hikaye yeni seks hikaye gerçek sex hikaye sex hikaye seks hikayeleri sex hikayesi gerçek sex hikayeleri