Kanser hakkında yanlış öğrenilenler

20.03.2021
405
Kanser hakkında yanlış öğrenilenler

Kanser hakkında yanlış öğrenilen doğrular nelerdir? Kanser hakkında öğrenilmesi gerekenler nelerdir? Pek çoğumuz kanser hakkında dinlediğimiz her biligiyi beynimizin bir köşesine kaydoluyoruz. Ancak bu bilgilerin doğruluk hisseyi tartışılıyor. Tehlikeli hastalıklar kategorsine ilave ettiğimiz kanser hastalıklarına karşı pek çok tedbir alıyoruz veya dinlediğimiz bilgiler istikametinde yaşamımızdan bir çok şeyi uzak yakalıyoruz. Doğru sandığımız veya yanlış varsaydığımız bilgiler istikametinde Okan Üniversitesi Sağlık Kurumu Işınım Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Metin Güden, kanseri ve kanserde doğru öğrenilen yanlışları açıkladı.

Kanser, insanlığın en daha önceki hastalıklarından biridir. Bir hücrenin hakimiyetsiz artması ile başlar. Geliştikçe tarlaya saçılan tohum gibi başka uzuvlarda atlar, buralarda yeni koloniler oluşturarak doku ve uzuv işlevini bozar. Bu sihrime durdurulamazsa canlının vefatına neden olur. 200’şöhret üzerinde çeşidi vardır. Her bir canlı doku, kanser olabilir. Kanserin oluşması için, hücrenin beyni sayılan Deoksirübo Nükleik Asit’sındaki bazı özel bölgelerinin zararlanması gerekir. Hücrenin ne zaman artacağına veya artmanın ne zaman duracağına karar veren mekanizmalar bozulursa, hücrenin istenmeyen kanserleşme süreci başlamış demektir” diyen Okan Üniversitesi Sağlık Kurumu Işınım Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Metin Güden kanser ile alakalı merak edilenleri anlattı.

kanser hastalıkları hakkında doğru bilinen yanlışlar

SİGARA OLMASAYDI %70 ORANINDA KANSERİ AZALTACAKTI!

Kanserleşme sürecinde sistem, kendiliğinden bozulabildiği gibi çoğu zaman dış etmenlerden de etkilenir. Bunların başında sigara kazanç. Günümüzde surat kanserin yetmişinden sigara mesuldür. İnsanlar sigara içmemiş olsaydı, kanser görülme oranı yüzde 70 eksilecekti. Kansere tesir eden öbür etkenler ise; iyonize beceriyi olan yüksek enerjili ışınlar, enfeksiyonlar, kimyeviler, beslenme, kilo, hormonal yapılardır.

KANSER GÖRÜLME SIKLIĞI VARSAYILANIN AKSİNE ARTMAMAKTADIR!

Kanserin yaygınlığı ve görülme oranındaki değişkenliği ortaya koyan en doğru bilgiler Amerika tarafından verilmektedir. 1975’deri beri kumpaslı olarak kayıtlar yakalanmaktadır. 1975 senesinde her yüz bin şahıstan 400’ü kanser olurken, 2014 senesinde bu oran 442,7 ye çıkmıştır. 1975’te her yüz bin şahıstan 220’si kanserden can verirken 2014 senesinde bu oran 166,1’e düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında 40 senede takribî kanser görülme oranı yüzde 10 çoğalmıştır. Başka Bir Deyişle bu son kırk sene içerisinde çok ciddi sanayileşme olmasına ve kimyevilerin insanların hayatına girmesine karşın aynı oranda kanser görülmesinde çoğalma olmamıştır. Ancak medikal teknolojinin ve bilgi birikiminin az olduğu ülkelerde kanser hastalarının rehabilitasyon galibiyet oranları düşük olduğundan, hastalar erken ölmektedir. Türkiye’de ise tanı ve rehabilitasyonda galibiyet oranı çoğaldığından farkındalık da çoğalmıştır ama sanki kanser hastalığı çoğalıyormuş gibi bir yosunu oluşmaktadır.

IŞINIM SORUNLARI ‘UZAK DUR KANSER YAPAR!’

İyonize beceriyi olan yüksek enerjili ışınlar, atomun çekirdeğinden veya iç elektron halkalarından parça koparabilirler. Bu vaziyette atomun yapısını bozarak molekülü değiştirir. Şayet bu operasyon hücrenin Deoksirübo Nükleik Asit’sında olursa Deoksirübo Nükleik Aside hasar verir. Deoksirübo Nükleik Asit hasar görürse, hücre onu tamir etmeye çalışır. Tamir edemez ise o kısmın işlevlerini durdurur veya kendi kendisinin vefatına karar verir ve hücre can verir. Şayet hücrenin ne zaman artacağına veya artmanın ne zaman duracağına karar veren mekanizmalar bozulursa hücre istemsiz artarak kanser hücresine dönüşür. Bu moleküler yapıyı değiştirecek kadar enerjisi olmayan ışınımların bu yolla kanser yapma marifetleri yoktur.

 Bu ışınımları saçanlara; MR makineleri, enerji hatları, radar dalgaları, radyo sinyalleri, TV yayınları, mikrodalgalar, cep telefonları ve uydu yayınları, ısıtıcı lambalar, görünen ışık misal gösterilebilir. Bu düşük enerjili iyonize olmayan ışınımlar, dokuları ısıtabilirler. Ancak bu ısı yerel ise bölgedeki kan akımı ısıyı düşürerek dokuları gözetir. Sıradan hücreler 42 dereceye kadar sabreder. Isı 42 derecenin üstüne çıkarsa protein zararı olur ve hücre can verir. Isının; yalnızca hücrenin ne zaman artacağına veya artmanın ne zaman duracağına karar veren mekanizmalara hasar verip hücrenin öbür hayati yapı taşlarına hasar vermemesi nerdeyse ihtimalsizdir.

Bu surattan ısıtılan hücrelerin bir hayli hayati yapı taşları eş zamanlı hasar göreceğinden hücre kanserleşemez ve can verir. Bu bilgiler ışığında günümüzde düşük enerjili iyonize olmayan ışınımların kanser yaptığını iddia eden ciddi bilimsel ispat yoktur. Öbür bir deyişle MR makineleri, Enerji hatları, radar dalgaları, AM, FM radyo sinyalleri, TV yayınları, mikrodalgalar, cep telefonları ve uydu yayınları ve ısıtıcı lambaların kanser yaptığına dair ciddi bilimsel ispat yoktur.

‘TUZ’ KANSERE NEDEN OLMAZ!

Tuz tek başına kanserojen bir molekül değildir. Turşu ve salamuralarda kullanıldığında bazı kimyevi tepkimeler neticeyi nitrit asit ve oksidatif moleküller oluşur. Bu moleküller ısıtıldığında veya mide içinde mide asidi ile beraber eforlu kanser yapıcı maddelere dönüşürler. Bu gıdalar çok tuzlu olduğu için mide kanserinin mesulünün tuz olduğu sanılmaktadır. Negatif koşullarda saklanan ve bayatlayan yiyeceklerde oluşan bakteri ve küf mantarları bu kanser yapıcıları oluşturabilir.

DİKKAT HERKES AYNI ŞEYİ SÖYLÜYOR AMA RAF ÖMRÜNÜ UZATAN KİMYEVİLER KANSER YAPMAZ!

İnsanlar, besin maddelerini gözetebilmek için asırlardır mücadele içinde olmuşlardır. Günümüzde de yiyecek sanayisi ile ilgilenen firmalar insan sıhhatine hasar vermeden besinlerin raf ömrünü uzatmanın yollarını aramaktadır. Pastörizasyon başta olmak üzere bir hayli usul insan sıhhatine hasarlı değildir. İmalat edildikleri ülkelerin hakimiyetindeki şirketlerin mahsulleri insan sıhhatine hasarı gösterilememiş raf ömrünü uzatan kimyeviler kullanabilmektedirler. Kaynağı muhakkak olmayan yiyecek mahsulleri, bir hayli nedenden riskli olabilir.

KANSERİN ÇAĞRESİ BULUNDU YALANLARINA DİKKAT!

Kanserin dermanının bulunduğu ve bilim dünyasının büyük çıkarlar peşinde olduğu için bunu açıklamadığı söylenmektedir. Böyle bir tezin doğru olma ihtimali hemen hemen hiç yoktur. Tüm dünyada yüzbinlerce kanser araştırması yapan ve kanser hastası rehabilitasyon eden analistlerin bu yüzsüz gidişatın mesullüğünü alması muhtemel değildir. Bunun aksini korunarak cemiyetin bilim adamlarına güvenini sallayarak milleti kendi emellerine inandırmak en büyük hıyanettir.

YAZAR BİLGİSİ

maltepe escort ataşehir escort idealtepe escort anadolu yakası escort kadıköy escort bostancı escort pendik escort ataşehir escort şişli escort göztepe escort pendik escort kartal escort bostancı escort erenköy escort maltepe escort pendik escort bostancı escort ümraniye escort şerifali escort kartal escort maltepe escort tuzla escort pendik escort anadolu yakası escort acıbadem escort ümraniye escort escort bayan maltepe escort ümraniye escort ataşehir escort kadıköy eskort pendik eskort ataşehir escort ümraniye escort kadıköy escort escort bayan maltepe escort sex hikaye yeni seks hikaye gerçek sex hikaye sex hikaye seks hikayeleri sex hikayesi gerçek sex hikayeleri