Türk Cildiye Derneği İdare Heyeti Azası Dr. Sema Karaoğlu, tırnaktan kaynaklı hastalıklar olabileceği gibi bedendeki rastgele bir hastalığın da tırnak...
Şekerden uzak durulduğunda yarattığı mucize!
Hekimlerin ısrarla ‘uzak durun’ dediği şekerin sıhhatimize verdiği hasarlar saymakla bitmez. Bilimsel araştırmalar bu mevzuda her geçen gün yeni bilgiler sunuyor. İşte şekerden neden uzak durmanız gerektiğini söyleyen araştırma…
Ayrıca araştırmanın neticesine göre, öbür kalori kaynaklarından değişik olarak, fruktoz, açlık hormonu olan ghrelini bastırmıyor. Başka Bir Deyişle, insan ne kadar harcasa da asla doymuş sezmiyor. Bunun sonucunda da yemeye devam ediyor. Öbür yandan fruktozun beyindeki mükâfatlandırma merkezi üzerinde de negatif tesirleri bulunuyor. En öğrenilen neticeyi, daha çok yemek tükütmek!
Tüm çocukların diyabet tehlikeyi kayda değer ölçülerde eksilirken, kan şekeri ve insülin seviyeleri olağanlaştı. Tüm bunlar yalnızca 10 gün içerisine reelleşti. Araştırmayı yapan bilim insanlarına göre, çocuklarda kollanan bu pozitif büyümelerin, erişkinlerde de gözlemlenmemesi için hiçbir neden bulunmuyor.
Araştırmanın neticeyi tüm kalorilerin denk yaratılmadığını ortaya koyuyor. Bazı kaloriler ötekilerine göre daha makûs olabiliyor. Çoğu insan için şeker, bu kalori listesinin en tepesine bulunuyor. En çok harcanan şeker de glukoz ve fruktozdan elde edilen sukroz. Dr.Lustig’e göre bu evrede en makûs rol fruktoza düşüyor.
Daha evvel yapılan araştırmaların neticesine göre vücudumuz glukozu enerji kaynağı olarak kullanma meylinde. Aşırısı ise adalelerde ya da karaciğerde glikojen olarak stoklanmakta. Ancak aynı gidişat fruktoz için geçerli değil. Zira fruktoz yalnızca karaciğerde değerlendirilebiliyor. Karaciğerin kapatisesini aşan ölçüler ise yağa dönüştürülüyor. Bu da karaciğerin yağlanmasına neden oluyor. Daha da makûssu, biriken yağlar dolaşım sistemine karışıyor. Bunun sonucunda da kalp krizi ve felç tehlikeyi artıyor.
Şekerin ve fruktoz şurubunun işlenmesi ve üretilmesinin ucuz olmadığı zamanlarda insanlar fruktozu az ölçüde ve yalnızca meyvelerden alabiliyordu. Bal dahi arıların gözetmesi altındaydı.
Günümüzde ise şahıs başına her sene vasati 59 kilogram şeker harcıyoruz. Karaciğerimiz bu sürate adapte olabilecek seviyede değil. Analistlere göre, bu gidişat, şekerin karaciğer üzerinde bir tsunami tesiri yaratması ile sonuçlanıyor.
Günümüzde ise şahıs başına her sene vasati 59 kilogram şeker harcıyoruz. Karaciğerimiz bu sürate adapte olabilecek seviyede değil. Analistlere göre, bu gidişat, şekerin karaciğer üzerinde bir tsunami tesiri yaratması ile sonuçlanıyor.
YAZAR BİLGİSİ