Sezdiğiniz gerçek aşk mı kara sevda mı
Hepimiz az çok yaşamışızdır ismine kendi içimizde aşk dediğimiz duyguyu. Peki ama aşkın gerçek karşılığı ne? Bir kadın ya da erkeğe dinlenen her duygunun dorukta yaşandığı anların toplamının ismi mi yalnızca? Ya da madem bir kere tanımlanabilecekse şayet, neden bunca tanımı var? Üzerine milyarlarca kitap yazılmış, filmler çekilmiş… Üstelik bir de Tanrı’ya dinlediğimiz aşka benzetilerek başlanmış en afilli anlatımlara…
Uzmanların düşünce ve araştırmalarına göre aşk, kendinizden öte karşınızdakini düşünebiliyorsanız var. Başka Bir Deyişle ben merkezli bir düşünce sisteminde kaldığınızda bunun ismi kara sevda oluyor. Siz de gerçeğinde karşınızda sihirk bir çekimle bağlandığınız insanı yalnızca hoşlanıyorsunuz. Bu gidişatta aşkın içinizdeki karşılığına aşıksınız. Bu duygu içinizde kocaman bir boşluk ve bir yandan da birikmişliklerin toplamı.
Aşkın tanımı mümkün mü
Aşk, bir farkındalık hali gerçeğinde. Kendinden kaçarken kendine yönelme, kendini tanıma, nihayetinde egoistlik anı. Cam köşkümüze oturttuğumuz o mükemmel prens/prenses nasıl olur da kendinden başka herkesi görüş alanımızdan çıkarır. Bir anda aşk dolarız tam hücrelerimizle. Ama yeniden de gözlerimizi her şeye kaparız işte. Aşık olma anında hiçbir şeyin doğruluğunun bir ehemmiyeti kalmaz. Şu yaşamda her şeyi yanlış kavrayıp mutsuzluğumuza katık ettiğimiz gibi aşkı da ekleriz haneye.
Aşk, fantastik hal bülten edilmesi gereken bir vaziyet değil, savaş da. Gözlerimizi kapatıp ne kadar yaşarız ki aşkı? Halbuki, iki kalp beğenmişse yahut hazırsa sevgiye yetmez mi? Milyarlarca farklı insanla yaşıyoruz yeryüzünde. Ama bir tanesini seçiyorsa kalbimiz, vardır bir bildiği. Bu kadar seçici kalbin emeli mutsuz bir ömür olabilir mi? Ömrüne ömür ekleyecek duyguları tadıp, yaşamın sürprizleriyle hayatak varken bu kavga niçin, sanırım çözemeyecek insanlık bu duyguyu kendi içinde…
Şehirk görüşte aşk var mı
Farkındalığımızı artırmak bizim iç dünyamızla alakalı bir kavram. Öte yandan bir de bilimsel gerçekler var. Misalin, şehirk görüşte aşk diye bir şey yok, güçlü bir çekim var. Araştırmalara göre biz bu işin romantizmini beğeniyoruz. Çünkü o ana ”şehirk görüşte aşk” demek daha cazip geliyor. Halbuki bu vaziyet en fazla romantizm olarak açıklanıyor. Elbette bu ”şehirk görüş” karşılıklı uyuşmaya bağlı olarak aşka da dönüşebiliyor. Ancak bunun için gerçekten zaman gerekiyor.
Dünyaya büyü nedeninizi buldunuz mu
Aşk, onla da olmayan onsuz da olmayan bir duygu. Her insan azıcık mazoşist azıcık sadist. Ya aşkımızı acımızla besliyoruz ya da karşımızdakinin canını yakmaktan keyif alıyoruz. Belki de bu sebebpten dünyaya büyü nedenimizi ararken her adımda aşkı sezmek istiyoruz. Gerçeğinde belki de yalnızca aşkın kendisini arıyoruz. Bulduğumuzda da dünyaya büyü nedenimizi bulacağımıza yürekten inanıyoruz.
İyi veya kötü yaşadığımız duyguların tamıyla yaş alıyoruz yaşamdan. Ama ya gerçek olmasaydı tüm bunlar? Bilimsel olarak gerçek olan bir şey daha var k, onun suratı suyu saygısına dönüyor içimizdeki dünya; çok hoşlanmak. Ne zaman ki karşımızdakini kusurlarıyla kabul edip beğenmeyi bileceğiz o zaman açılacak gerçek aşkın kapıları. Kimsenin mükemmel olmadığını kabul ettiğimizde açılacak aşka yolumuz.
Aşk her zaman bulutların üzerinde hissettirmeyecektir. Ayaklarımız yere basmalı. Her hayal kırıklığımızın sonunda ”palavra dünya” diye geçip gidiyoruz. O kadar çok yanlış kişiden geçtikten sonra kara sevdaya yakalanmadan gerçek aşkın kıymetini de anlarız belki kim öğrenir…