Suda doğum mutluluk veriyor

Suda doğumun ilk olarak Fransa’da 1803 senesinde uygulanmaya başlandığını kaydolan Op. Dr. Aslı Alay, “1800’lü senelerden günümüze kadar geçen vakitte suda doğum özellikle Avrupa ülkelerinde yaygınlaşmıştır. Doğum ağrılarını eksiltmek dünyada sezaryan doğum oranlarında da düşmeye neden olmuştur. Bizde yüzde 40-50 olan sezaryan doğum oranları ile en çok sezaryan yapılan ülkeler arasında. Her tıbbi teşebbüs verimleri olduğu gibi, birtakım meselelere de yol açabilir. Suda doğumun ortaya çıkma sebebi doğumu kolaylaştırmak idi. Bunu yapmasında suyun rahatlatıcı özelliği ve kaldırma eforundan yararlanılır. Başka Bir Deyişle hidroterapi. Vajınal adalelerde hafiflemeye neden olan sıcak su ile bebeğin çıkış anı daha kolay olup, vajinal yırtıklar önlenmiş oluyor. Ayrıca suyun göğüslere olan ihtarı ile hem oksitosin salgılanabiliyor hem de süt daha kolay geliyor. Epizyotomi çoğu vaziyette gerekmiyor” diye konuştu.

Doğum eyleminin reelleştiği havuz ısısının beden ısısını başka bir deyişle 37 dereceyi geçmemesi ve 37 derece altında da olmaması gerektiğini kaydolan Op.Dr. Aslı Alay, şöyle konuştu:

Dikkat edilmesi gerekenler

“Havuzun ısısı kesintisiz takip edilmelidir. Anne havuz içinde hareket edebilir. İstediği pozisyonda kalabilir. Doğum evveli süreçte ve doğum anında havuz suyu kan, idrar, amnios akışkan ve bazen dışkı ile kirlenebilir. Havuz suyu doğum eylemi sırasında aralıklarla yenilenmelidir. Bazı genital enfeksiyonlar ve kan yolu ile berişen viral hastalıkları olan annelerin suda doğumu uygun değildir. Bu enfeksiyonlar arasında genital herpes, genital uçuk, hepatit B, hepatit C ve HIV sayılabilir. Ayrıca bebekte büyüme geriliği, makat büyü, ikiz gebelik, bebeğin kakasının yapmış olduğu vaziyetler, bebeğin kalp atışlarında düşme olduğu başka bir deyişle bebeğin strese girdiği vaziyetlerde suda doğum önerilmez.

Doğum eylemi kısalır

Suda doğumun güvenirliği her anne adayı için ehemmiyetlidir. Bu mevzuda yapılan araştırmalarda suda doğan bebekler ile karada doğan bebekler arasında suda doğumun koşullarına uyulduğu sürece yoğun bakım birimine girme arasında bir fark tespit etilmemiştir. Suda doğumun kullanılması ile ağrı kesici lüzumu eksilmekte ve doğum eylemi kısalmaktadır. Suyun kaldırma gücü ile anne adayı doğum eylemi sırasında daha az enerji kullanır.

“Bebek ilk soluğunu kordonu kesilince alır”

Ayrıca su içindeki pozisyon ile özellikle bedenimizdeki büyük damarlar üzerindeki baskı ortadan kalkar ve bebeğe giden kan akımı çoğalır. annenin salgıladığı ağrı kesici hormonlarunda bu çoğalışta tesiri büyüktür. Doğum anında ise adaleler oldukça gevşek ve doğum masasına göre daha rahat bir pozisyonda olan anne daha konforlu bir doğum geçirir. Anne kendi doğumunu kendi idarer. Civarda hengame yoktur yalnızca suyun dinlendirici tesiri egemendir. Kolunda sancı veren serum, belinde epidural katater, nede hasta yatağı bulunmamaktadır. Bebek dünyaya suyun içinde gelmektedir. Anne karnından dış dünyaya ilk çıktığı zamanki etrafı yabancılaşmamış olur. Her iki mekanda da suyun içindedir zira. Bu sıradaki oksijen lüzumunu ise annesiyle bağı kopmadığı için kordondan almaktadır. Bebek ilk soluğunu kordonun kesilmesi ile alır. Kordon kesilmeden sudan çıkarılan ve anne göğsüne koyulan yeni doğan artık dış dünyaya hazırdır. Kordonu kesilir ve akciğerlerine ilk soluğu alarak oksijen sağlar. Neşeyi yerindedir. Civar tanıdıktır ve artık annesinin göğsündedir.”