Tuzu eksiltmeniz için 8 ehemmiyetli neden
Bedende ishal, yanık, kusma ile kanama gibi sebeplerle su kaybı olduğunda bedende izafi olarak tuz ölçüyü çoğalabiliyor. Bu vaziyete “hipernatremi” sınıyor. Bedende izafi olarak tuz ölçüsünün çoğalması, özellikle beyin hücrelerinden akışkan sürükleyerek, beyin hücrelerinin büzüşmesine yol açıyor. Dolasıyla bu cins gidişatlarda su lüzumu hesaplanarak, beceriksiz suyun bitirilmesi gerekiyor. Bunun bütün tersi de, bedende suyun tuza göre daha fazla bulunması. Bu gidişata da “hiponatremi” sınıyor. En çok kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği ile karaciğer yetmezliği olan şahıslarda görülen hiponatremi de şuur bozukluklarına ve huy metamorfozlarına yol açabiliyor.
İnme, merkezi asap sistemini besleyen damarların tıkanıklık ya da kanamalarının yol açtığı ve ani büyüyen nörolojik bir bozukluk. İnme oluştuktan sonraki 5 sene içinde yüzde 45-61 oranında vefat, yüzde 25-37 oranında da yeni bir inme büyüyor. Vefatla sonuçlanmayan gidişatlarda hastaların takribî yüzde 31’i günlük yaşamlarını destekle sürdürüyor, yüzde 20’si takviyesiz yürüyemiyor, yüzde 16’sı da bakımevine yatırılıyor. Günlük tuz alımı 6 gram eksiltildiğinde inme tehlikeyi yüzde 24 oranında eksiltiliyor.
Cemiyette yüzde 17 oranında görülen kronik böbrek hastalığı dünya üzerindeki en ehemmiyetli sıhhat meselelerinden biri. Sıklığı giderek çoğalan diyabet, böbrek yetmezliğinin sebepleri arasında ilk sırayı alırken, ikinci sırada da hipertansiyon geliyor. Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Rıfkı Evrenkaya tuz tüketiminin doğrudan olmasa da hipertansiyona yol açarak böbrek sıhhatini bozduğunu vurgulayıp “ Misalin böbrek taşlarına olan meyil çoğalıyor. Özellikle orta-ileri safha böbrek yetmezliklerinde seyri yavaşlatmak için perhizde tuz kısıtlaması koşul” diyor.
Dünya Beynelmilel Kanser Araştırma Fonu’nun 2016 bilgilerine göre, Uzak Doğu’da tuzla işlenmiş balık ve öteki besinleri harcayanlarda mide kanseri görülme tehlikesinin, bu gıdaları harcamayanlara göre yüzde 15 daha fazla olduğu saptanmış.
Obezite beden kitle indeksinin 30 kilogram/m2 ‘den daha fazla olması olarak belirleniyor. “Tuz doğrudan obezite sebebi değildir, ancak, bizi susatır” diyen Prof. Dr. Tevfik Rıfkı Evrenkaya laflarına şöyle devam ediyor: “Özellikle susayan çocukların su içmek yerine şekerli meşrubatları seçim etmeleri obezite tehlikesini çok artırıyor. Şekerli meşrubatlar tuz barındırmamakla beraber, tuzun dolaylı susatıcı tesiri sebebiyle, özellikle çocuklar tarafından ilk sırada seçim edilen akışkan olma özelliği taşıyor. Dünya Sıhhat Teşkilatı günlük tuz alımının 10 gramdan 5 grama düşürülmesiyle günlük su gereksiniminin 350 ml eksileceğini ifade ediyor. Günde her 1 gram tuz eksiltilmesi de 27 ml daha az şekerli meşrubat harcamamızı sağlıyor “
Fazla tuz tüketiminin akciğerlerdeki mikrodolaşımı bozarak, astımın ağırlaşmasına neden olduğu düşünülüyor. 2010 senesinde yapılan bir çalışmada düşük tuz perhizi 3.75 gr/gün alan astım hastalarının, yüksek tuz perhizindeki 10 gr/gün hastalara oranla astım ilaçlarına daha az lüzum dinledikleri ve bu hastaların solunum işlev testlerinde keskin düzelme olduğu tanımlandı.
Her sodyum molekülü bedende en az 4 su molekülünü bağlıyor. Başka Bir Deyişle, tuz her zaman suya bağlı olarak geziyor. Bedende, sodyumun bulunduğu her alanda su da var. Ne kadar çok sodyum, o kadar çok ödem diyebiliriz. Tuz damar içindeki tazyiki bu yolla artırdığı gibi ödeme de neden olabiliyor. Ödem, özellikle akciğerlerde olduğunda yaşamı tehdit ediyor. Ödemli hastalıkların rehabilitasyonunda ilk sırayı tuz kısıtlaması alıyor.