Aşk biter sevgi ise kalıcı olandır

Ruh Sıhhati ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Sümer Öztanrıöver yaptığı açıklamada, 14 Şubat’ın “Sevgililer Günü” olduğunu ancak insanların bu günü daha çok “Aşıklar Günü” olarak kutladıklarını belirtti.

Aşk ile sevgiyi karıştırmayın

Aşk ve sevginin birbirine karıştırıldığını vurgulayan Öztanrıöver, “Aşk, partnerinize karşı sezdiğiniz, içinde cinselliği de barındıran, yoğun yaşanan, anlamınızı âmâ eden duygular su baskınıdır. Araştırmalar aşkın en uzun ömürlüsünün 2 sene olduğunu söylüyor. Şayet kavuşamazsanız bir ömür boyu sürebilir” ifadelerini kullandı.

Aşk ayyaşlık gibidir

Açıklamasında, “Aşk ayyaşlık gibidir, eninde sonunda biter. Oysa sevgi, kalıcı olandır, oturaklıdır. Aşk gibi sulu değildir” ifadelerine yer veren Öztanrıöver, şunları kaydoldu:

“Senden hoşlanıyorum kelimesini yerli yersiz kullanmaz, ağzına sakız yapmaz. O, en güçlü ifadesidir. Bir kere duysanız iliklerinize kadar sezersiniz. Aşkı canlı yakalamaya çalışmak, vazodaki bir çiçeğin ömrünü uzatmaya eş. Eninde sonunda solacaktır. Sevgi ise ömür boyu, hatta vefattan sonra da var olmaya devam eder.

Birlikteliklerde çok yakın durmak, bireylerin birbirine gölge etmelerine yol açar. İlişki büyüyüp gelişemez. İlişkide iki ağaç gibi olunmalı. Ne çok yakın, ne çok uzak. Kendi fertsel varoluşunuz olmalı.”

Aşk nasıl yaşanmalı

Öztanrıöver, genellikle yaşanan ilişkilerde, hoşlanılan şahsın hayatın merkezine konulduğunu kaydolarak, “Hayat kaynağı haline getiriliyor. Varsayılıyor ki hayatını adamak, sevgiyi ve bağlılığı artırır. Oysa bütün tersi oluyor. Siz emek edip karşınızdakine kendinizden fazla değer verdiğinizde o size değer vermemeyi biliyor. Ödün vermek, karşınızdaki şahsın istediği gibi olmak sizi yok ediyor. Başlangıçta ona çekici gelen siz, olmadığınız bir şeye dönüşüyorsunuz ve ona artık çekici gelmiyorsunuz” dedi.

Kışkançlığa izin vermeyin

“Kıskançlık da, aşkın olmazsa olmazı varsayılan, yakıcı ve devirici bir duygudur” diyen Öztanrıöver, şöyle devam etti: “Kıskançlık, aşkın tezahürü değil, kendine güvensizliğin göstergesidir. Hafif derecelerde olması kabul edilebilir. Ancak fazla olduğunda, çekemenen bireyden kaynaklanmadığını öğrenmek çok ehemmiyetlidir.

Çekemeyen şahıs ‘çok seviyorum, onun için çekemiyorum’ der ve hoşlanılan şahsı değiştirmeye güçler. Çekemenen şahıs, kendini sınırlayarak kıskançlığı yok etmeye ve masumluğunu ispatlamaya çalışır. Bu gidişat kıskançlığı besleyecektir. Yapılması gereken ise korunma yapmamak, rapor vermemektir. Zira korunma yaptığınızda kabahatli muamelesi görürsünüz. Güvensizlik üzerine ilişki kurmak, fay hattına konut yapmaya eş. Kıskançlık sona ermiyorsa, ilişkiyi tamamlamak güvenliğiniz için daha hayırlı olabilir.”

Sevgili sadece karşı tür değildir

Öztanrıöver, “Sevgililer Günü” denildiğinde yalnızca karşı türden birini düşünmemek gerektiğini de vurgulayarak, “Sevgili, beğendiğiniz bir şeydir. Sevgili; çocuğunuz, dostunuz, aileniz, beslediğiniz hayvanınız, nebatınız, doğa, yaratıcınız olabilir. Hiçbir şey bulamadınızsa hayattaki en değerli varlığınızla tanışın; hemen şimdi aynaya bakın, sonra da gidip bir çiçek alın. Sevgi dolu bir dünya için evvel kendinizi coş” diye konuştu.