Sevginin dili suskunluktur

“Aşk istiyorum” derken bir yandan da “Yakışıklı/hoş olsun, iyi bir işi olsun, parası olsun, prestiji olsun” gibi koşullar belirtmekten bırakamıyorsanız, bu 14 Şubat’ta Soluk ve Meditasyon Uzmanı Nevşah Karamehmet’in tekliflerine kulak verin! Şartsız sevgiye odaklamak ve aşkı kendi varlığınız dışında aramaktan bırakmak, yaşamınızda köklü bir metamorfoza kapı açabilir!

Madde dünyasını vazgeçip manevi dünyada ilerleyin

Soluk koçluğu sistemini Türkiye’de başlatan, binlerce soluk koçunun yetişmesini ve soluk koçluğunun bir iş haline gelmesini sağlayan Uzman Nevşah Karamehmet, “Sevgi sözlerle ifade edilemez, tarif edilemez, anlatılamaz. Sevginin dili suskunluktur. Bu sebeple, şayet sevgiyi, aşkı sezmek istiyorsak susmalı, gözlerimizi kapatıp dünyadan uzaklaşmalı, özümüze, öz varlığımıza dönmeli, madde dünyasını vazgeçip manevi dünyada ilerlemeyi bilmeliyiz” diyor.

“Özümüzde hepimiz sevgiyiz. Yaradan’ın aşkının esin kaynağı, varlığın kendisiyiz. Ancak ne yazık ki kendimizi vefatlı bir beden ile, dünyadaki bireyliliğimiz ile özdeşleştirdiğimizde, hudutlu eforu olan, vücutlu ve vefatlı bir şey olarak idrak ettiğimizde bu reelden uzaklaşıyoruz” diyen Nevşah Karamehmet, hakiki sevgiyi ancak vücudundan ve zekâsından özgürleşebilmiş, özüyle, ruhuyla irtibat kurabilmiş şuurların kavrayabileceğini söylüyor.

“Ben sevgiyi anlatmak yerine onu yaşatmayı, onu tecrübeletmeyi kendime bir vazife edindim ve bunun olabildiğini görmek, Mucize Kursu’na katılanların aşkı, şartsız sevgiyi gözyaşları içerisinde tecrübelediğine tanık olmak benim en büyük esin kaynağım” diyen Uzman Nevşah Karamehmet sözlerine şöyle devam ediyor: “Her insan bir mucize. Biz Mucize Kursu’nda senelerdir paylaşımlar, soluk ve meditasyon çalışmaları, kişilik incelemeyi ve bağışlama egzersizleri ile sanki bir soğan gibi kabuklarımızdan ufalayarak özümüze döndüğümüz bir yolculuğa çıkarıyoruz ve aşkı keşfediyoruz. Kursa katılanların bir hayliyi fiziksel hastalıklarını iyileştirdi, bir haylisinin psikolojisi düzeldi. Bu kursta ben sevgiyi öğretemem, anlatamam zira onu anlatmaya kelimeler, öğretmeye ve kavramaya aklım yeterli değil, ama insanları şartsız sevgiye, varlığın kaynağına, aşkın merkezine taşıyabilirim. Soluklarında ve düşünce sistemlerinde kendileri olmalarını, özleriyle, asılla ilişki kurmalarını yasaklayan disfonksiyonel/limitleyici alışkanlıkları ortadan kaldırabilirim.”