Uzun ve mutlu konutluluğun gizemi: Karşılıklılık prensibi
Dünyanın en ünlü çiftlerinden Angelina Jolie ve Brad Pitt’in boşanma kararı alması yine “Büyük bir sevgi ve coşkuyla başlayan ilişkiler neden günün birinde sona eriyor?” sualini gündeme taşıdı. Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a göre, cihandaki saklı psikolojik yasalardan biri olan ‘karşılıklılık’ prensibi konutluluk için de geçerli. “İyi bir konutluluk için ciddi bir bedel ödenmesi gerekir” diyen Prof. Dr. Tarhan, “Eşimle nasıl mutlu olurum, birbirimizin lüzumlarını nasıl anlar ve gideririz? suali yaşam felsefesi haline kazançsa güçlükler aşılacak ve eşler yollarına mutlu bir biçimde devam edecektir ” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Psikiyatrist Prof.Dr. Nevzat Tarhan, ehemmiyetli değerlendirmelerde bulundu:
Karşılığını ödemeden mutlu konutluluk olası değil
Prof. Dr. Tarhan, “İyi para kazanmak için nasıl çok çalışmak gerekirse, iyi bir konutluluk için de ciddi bir bedel ödenmesi gerekir. Mutluluğu, karşılığını ödemeden elde etmek, konutlulukta da olası değildir.
Karşılıklılık prensibi unutulur, eşler emek vermeden, yorulmadan, çile sürüklemeden mutlu bir konutluluk yaşamak isterlerse, buna erişmeleri olası olmayacaktır. Mutlu konutluluklar, yatırım yapılmış, bedel ödenmiş, güçlükleri aşmak için tarafların birbirlerini kavramaya çalıştıkları konutluluklardır. Böyle konutluluklarda eşler, küçük bir kasvetle karşılaştıklarında, ‘bu kadın ya da adam beni mutlu etmiyor’ diyerek yeni bir arayışa girmezler” dedi.
Konutluluğu yürütemiyorum değil maniyi nasıl aşarım denmeli
Eşlerin konutlulukları sırasında bir maniyle karşılaşmaları halinde “Bu konutluluğu götüremiyorum” yerine “Bu maniyi nasıl aşarım?” diyerek çözüm üretmek için gayret sarf etmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, “Çiftler bekledikleri mutlulukları yaşayamadıklarında, aynı gemide olduklarını unutmayıp hemen gemiyi terk etme hesabı yapmamalı, kendi kimlik ve karakterlerini ezdirmeden, konutluluğu nasıl yürüteceklerini düşünmelidir. Her problemin kesinlikle bir çözüm yolu vardır veya bulunabilir” biçiminde konuştu.
Nitelikli konutluluk için fedakarlık ve kavrayış koşul
Karşılıklı fedakarlık yapmanın konutluluk için ehemmiyetli olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu mevzuda yaşanmış bir vakayı da şu laflarla aktardı:
“Boşandıktan sonra ikinci konutluluğunu yapan birinin söylediği lafı hiç unutamam: ‘Yeni eşime olan tutumlarımı düşündüğüm zaman, ona daha önceki eşime yapmadığım fedakarlığı yaptığımı görüyorum. Evvelki eşimle birbirimize gereken özveriyi gösterebilseydik, sanırım boşanmazdık’. Yâni daha önceki eşine vermediği bedeli yeni eşine verdiğini itiraf etmektedir. Oysa ilk konutluluğunda da bu kadar verici davranabilse ve onu kavrayabilseydi fırtına aşılacak, ardından nitelikli bir konutluluk ortaya çıkacaktı. İnsan, önüne beğenmediği bir şey çıktığında hemen yolunu değiştiriyorsa, aynı şeyi konutlulukta da yapabilir, minik bir meselede konutluluğunu tamamlama yoluna gidebilir. Konutlulukta, ‘Eşimle nasıl mutlu olurum, birbirimizin lüzumlarını nasıl anlar ve gideririz?’ sualinin cevabını aramak yaşam felsefesi haline kazançsa, güçlükler aşılacak ve eşler yollarına mutlu bir biçimde devam edecektir.”
Bir ilişkiyi en çok alışkanlıklar hırpalıyor
Konutluluklardaki en ehemmiyetli meselelerin tekdüzelikten kaynaklandığını belirten Prof. Dr. Tarhan, bir ilişkiyi en çok hırpalayan şeyin alışkanlık olduğunu söyledi. Tarhan, şöyle devam etti:
“Her konutluluk bir süre sonra alışkanlık haline kazanç. Bir şeyin alışkanlık halini almaması için, değişik biçimlerde sunulması gerekir. İnsan, şayet ilişkilerini renkli ve muhtelif hale getirebilirse, alışkanlık riskinden kurtulur. Cemiyetlerde her şeyi sıradan yaşayarak mutlu olan insanlar da vardır ama yeni şeyler keşfetmenin de mutluluğu ayrıdır. Konutlulukta yaşına uygun davranabilmek ehemmiyetlidir. Beyne yalnızca belirli zevk alanları öğretilirse, o olmadığı zaman yaşam nedeninin ortadan kalkacağı düşünülür. Meselâ eşler, cinsellikleri zayıfladığında değişik zevk alanları keşfedebilirler.”
Yargılayıcı olmak yerine duyguları açmak ehemmiyetli
Prof. Dr. Tarhan, konutluluğu ayakta yakalayan unsurların başında sevgi, saygı ve güven bağlarının olduğunu belirterek kandırmanın konutluluk bağlarını zayıflatan hatta ortadan kaldıran bir vaziyet olduğunun da altını çizdi. Aile terapilerinde eşlere, cinsel vefanın ehemmiyeti ve bireylerin geçici olarak zevklerini ertelemeleri gerektiğinin vurgulandığını belirten Prof. Dr. Tarhan, bu terapilerde tarafların birbirini yargılaması yerine ‘duyguları açmak’ üzerinde durulduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Çiftlere, ‘eşinle paylaştığın zaman seni mutlu eden yirmi madde gizemeler mısın?’ denir. Hastalar ikinci seansa geldiklerinde, çoğu zaman bu yirmi maddeden ancak altı, yedisini yazmış olurlar. Hâlbuki aynı sual konutluluktan evvel sorulsaydı, yirmi maddeyi basitçe dolduracaklardı. Terapi esnasında bu paylaşımların rakamı artırılmaya, yirmiler yetmişe, seksene çıkarılmaya çalışılır. Eşler birlikte paylaştıkları hoşlukları ve karşı tarafın lüzumlarını yeterince öğrenmediklerinden, ortaya yargılayıcı, suçlayıcı ve birbirlerinin hatalarını ön tasarıya çıkarıcı bir tablo çıkar. Onlar, konutlulukta karşılaştıkları sorunları problem haline getirmeden çözmenin yollarını bulamazlar. Karşıdakinin beğenmediği bir mevzuyu, duyguları deviren bir şekilde çok sık tartışmak, ruhu acıtan bir şeydir, sizi karşı tarafın gözünde sevimsiz yapar. Çiftler böyle gidişatlarda birbirlerini mutlu eden alanlardan uzaklaşır.”