Aşkın ses hali

Bir insanın ses tonu kadar hoş çok az şey var şu hayatta. Bize onu anımsatan o ses… Her dinlediğimizde en hoş kokuları sezdiren, en öğrenilmedik caddelerde gezdiren notalarla dolu aşkın sesi…

Bir müzik melodisini her öyküde kulaklarımıza dolduran bizim öykümüzün başkahramanı sevgili bu adam, itinayla seçtiği tümceleri en hoş tonlarda ve de en hoş anlarda fısıldarken bize, bir de bakmışız aşık olmuşuz. Zira öğretilmişiz, aşk için can vermeli aşk o zaman aşk. Nice kara sevda efsaneleriyle, öğrenmeden daha tek heceli bu kelimenin anlamını, düşmüşüz yollara… Nedir ki, epi topu bir avuç aşk için her şey.

Bizi hayata bağlayan kelimeler

Ona ait ifadeler, seslenişler… İsmimizin anlamı değişir bu sesle. Artık tek bir anlam taşırız duygu yüklü vücudumuzda. Aşkın duygularımızdan taşan ses hali bizi hayata bağlar belki. Hoşlanmayı yeni bildiğimiz zamanlarda aşık olduğumuz ilk ses tonu hayata sevincimiz olur işte. Bir bankta otururken sahilde, dalgaların sesi kadar durudur dinlediğimiz ses.

Geleceğini beklediğimiz, neler umup neler bulduğumuz bir adam, sanki okyanus fazla uzaklardan gelip yerleşiverir bankın bir ucuna ve başlar serüven.

Tekerrür ilk öykü ve noksan anekdotalar

En bildiğimiz şeyleri ilk kez dinliyormuşçasına dinleriz. Fark ederiz ki, bu adam gelip de anlatana kadar bu öyküyü, noksan olan anekdotalar vardır ve artık hepsi bütün olacaktır. Hayalini kurduğumuz sahil kasabaları, her caddenin başındaki çöp konteynerleri, martıların çıkardığı açlık sesleri, her evin perdesinin kapanma saati, işte bu anlamsızlıklar silsilesi bir anda bu adamın sesiyle buluşur. Sesinin tonu, sesinin kokusu ve bize yaşatacakları; her şey değişiktir artık.

İstanbul’da bir alanda artık her şeyin ismi aşktır. Ve dinlediğimiz her ses onun, sezdiğimiz her duygu bizimdir. Yeni bir öykü daha dinlemeye eforumuzun olmadığını bildiğimiz bir zaman diliminde çıkagelen bu sevgili adam dünyalara kıymettir. Bir başkasının belki nefret dinlediği bu adam bizim kalp sesimizdir. Kalbimizin vurduğu her anekdota aynı sesi çıkarır.

Bitirilen notalarla hakikat aşk

Biz kalbimiz elimizde noksan notalarla kendi şarkımızı söylerken şehrin bir yerinde bir adam gelip o notaları tamamlar elbet. İşte bu, hakikat aşktır. Bizim değişik yarımız, en sadığımızdır. Gözlerimizi her kapadığımızda dinlediğimiz sesin sahibi, elinde kalbini sunuyorsa bize tam notalarını, hayatta üzülecek çok az şey var demektir. Bilimde bir açıklaması olduğunu bildiğimiz sesi, biz kulaklarımızdan evvel seziyorsak kalbimizde, dünya bir başka dönüyor hayat bir başka hoş yaşanıyorsa artık, hala umut var hepimiz için.

Aşkın ses hali gelip yerleştiğinde bir akşamüstü içimize inceden akşamsefaları eşliğinde, belki azıcık fesleğen kokusu ile hayat bulacaktır kalbimiz. Ruhumuzu okşayarak hayatımıza giren bu ses, artık tam benliğimizin sahibi olacaktır. Ve biz artık bulutlarla yaşıyoruzdur muhtemelen. Mor dağların eteklerinden yankılanarak kopup gelen seslerden dahi gür bir ses artık bizim tam duygularımızın sahibidir sanki.

Kul köle olup geçecek bir ömrün kıyısında nice hoşluklara hamile sesler dolsun kalbimize.

Sevgimle…

Damla Karakuş

özel içeriğidir.