Omuz ve kollara dağılan ağrılar boyun fıtığının habercisi olabilir

16.02.2022
355
Omuz ve kollara dağılan ağrılar boyun fıtığının habercisi olabilir

Günümüzde boyun fıtığı görülme sıklığı, yaşam stilinde yaşanan başkalaşımlara bağlı olarak her geçen gün çoğalıyor. Özellikle telefon ve tablet gibi teknoloji mahsullerinin kullanımındaki çoğalış, yanlış duruş ve hareketsizlik gibi nedenler boyun fıtığını yaygınlaştırıyor. Pandemi yarıyılında konutta geçirilen müddetin çoğalması da birliktesi getirdiği teknoloji kullanımı ve hareketsizliği artırdığı için boyun fıtıklarının çoğalmasına neden oluyor.

Boyun fıtığının, boyun omurlarının arasındaki kıkırdağın, omurilik kanalına doğru yer değiştirmesi ve çıkması neticeyi omurilikten çıkıp kola gelen asaplara ve omuriliğe baskı yapması ile oluşan bir hastalık olduğunu andırdıran Prof. Dr. Halil İbrahim Seçer, belde olduğu gibi boyunda da fıtık olabileceğine dikkat çekti. Omurları birbirinden ayıran disklerin ortasında jel kıvamında bir madde ve bunun çevreleyen yastıkçıklardan oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Seçer, boyun fıtığı yaradılışını “Bu yastıkçıklardan daha dışta olanlar, içtekilere göre güçlü ve serttirler. Yaşın ilerlemesi ve travmaya maruz kalma gidişatlarında bu yastıkçıklar eskimeye başlar. Dıştaki katman giderek incelir, ani yapılan ters bir hareket sonrasında yırtılır. İçteki jel kıvamındaki madde bu yırtıklardan dışarı doğru kayarak, omurilikten çıkıp kolumuza giderek o bölgelere hareket emri veren veya o bölgelerin duyusunu idrak etmenizi sağlayan asabımıza baskı yapar. Böylece boyun, kol ağrısı ve o kolumuzda anlaşma, karıncalanma, bazen de eforsuzluk sezeriz” ifadesiyle anlatıyor.

Boyun fıtığının sebepleri

Apaçık bir sebebi olmasa da trafik kazaları, travmalar, fazla manevralar, çarpmalar, ihtiyarlamaya bağlı dejeneratif farklılıklar, uzun süreli bilgisayar ve daktilo kullanımı, yanlış duruş gibi sebeplerin boyun fıtığına neden olabildiğini söyleyen Prof. Dr. Halil İbrahim Seçer, boyun fıtıklarının sıklıkla miyafasial ağrı, fibromiyalji, mat omuz gibi boyun ve omuz adaleleri ile kolu etkileyen hastalıklarla karıştırıldığını söylüyor.

Günlük yaşamın gerilimleri, boyunun yanlış hareketleri ve yanlış pozisyonları, psikolojik gerginlik, boyun adalelerinde cılızlık, soğuğa maruz kalmak, bitkinlik, konut işleri, dikiş nakış, paklik, perde asma, silme gibi etkinliklerin ağrılarını çoğaldırdığını ifade eden Prof. Dr. Halil İbrahim Seçer, “Bu surattan bayanlarda boyun ağrılarının görülme sıklığı fazladır” diyor.

Özellikle stres boyun adalelerinde kasılmaya neden olur ve boyun ağrısı ve gerilim baş ağrısı ortaya çıkar. Bu biçimde ortaya çıkan ağrılarda adale rahatlatıcıları yanı gizeme bölgeye yapılan kuru iğne, hafifleme egzersizleri, fizik rehabilitasyon yapılması ve antidepresan ilaç verilmesi yoluna gidilir.

Stres boyun ağrısını artıran ve kronikleştiren en ehemmiyetli nedendir. Ekonomik, sosyal ve psikolojik meselelerimiz boyun ağrısını artırır. Boyunda devamlı gerginlik ve ağrılı noktalar tespit edilebilir. Gülmek, kumpaslı çalışmak, sosyal meşguliyetler ve yaşama bağlılık boyun ağrıdene karşı en ehemmiyetli silahtır. Boyun adaleleri, aynı zamanda başın arka kısmına yapışır. Bunların fazla kullanımı, gergin duruş, çalışma şartlarının ağırlığı, stresin birikmesi, şiddetli boyun ve baş ağrıları yapabilir. Dolayısıyla baş ağrıları da boyundan kaynaklanabilir.

Boyun fıtığının tesirleri yaşamı güçleştirebilir

Prof. Dr. Halil İbrahim Seçer, boyunda, omuz ve kollara dağılan tek taraflı ya da iki taraflı ağrıların boyun fıtığının en apaçık bulgusu olduğunu vurguluyor. Ağrı bazen iki kürek kemiğinin arasına ve sırta doğru dağılır. Bununla beraber baş ağrısı da olabilir. Ağrı, kolu sarkıtmakla çoğalır, başın üzerine kaldırdığında ise oranla eksilir.

Prof. Dr. Seçer, boyun fıtığının bulgularını, “Kollar ve/veya ellerde anlaşma, hissizlik ya da fazla hassasiyet, kol ve/veya ellerde adale eforunda eksilmesi elinden sık sık bir şeyleri düşürme, kavrama eforluğu, adale spazmı, boyun hareketlerinde kısıtlılık olabilir. İleri aşamalarda omurilik etkilenmişse bacaklarda eforsuzluk, anlaşma, yürüme bozukluğu, idrar kaçırma veya yapamama gibi yakınmalar görülebilir. Seyrek de olsa baş dönmesi, kulak çınlaması, gözlerde sinek uçuşması, bulantı, konsantrasyon bozukluğu gibi yakınmalar eşlik edebilir” laflarıyla özetliyor.

Tanı için öncelikle hastanın yakınmalarının dikkatli bir biçimde değerlendirilmesi ve karışabilecek hastalıkları da ekarte edecek biçimde detaylı tetkikinin yapılması gerekir. Daha sonra dolaysız grafileri çekilir ve disk mesafelerinde daralma ve servikal aksın vaziyeti ve dejeneratif farklılıklar ortaya konur. Varsa mekanik bir bozukluk tespit edilir. Boyun fıtığı için kesin tanı, Manyetik Titreşim Görüntüleme MRG ile konur.

Ananesel rehabilitasyonların tesirsiz kalması cerrahi müdahaleyi gündeme getirir

Prof. Dr. Halil İbrahim Seçer, boyun fıtığında rehabilitasyonun hastanın nörolojik vaziyetine göre belirlendiğini dikkat topluyor. Radyolojik olarak boyun fıtığının olması ise şikayet yoksa cerrahi gerektirmez. Yeniden de tanı konup operasyon ne kadar erken yapılırsa oluşmuş olan nörolojik makûslaşmanın iyileşmesi o kadar galibiyetli ve erken olur. Operasyon düşünülmeyen hastalarda konservatif rehabilitasyon yöntemleri kullanılır, hastaya duruş ve hareketleri ile alakalı tekliflerde bulunulup egzersiz verilir. İlaç rehabilitasyonu, manipülatif rehabilitasyon, fizik rehabilitasyon ve traksiyon, enjeksiyon algolojik rehabilitasyon ve kuvvetlendirme egzersizleri ananesel rehabilitasyonun en ehemmiyetli yöntemleridir.

Ananesel rehabilitasyonların tesirsiz kalması ise cerrahi müdahaleyi gündeme getirir. Prof. Dr. Halil İbrahim Seçer, operasyonun boynun ön ya da arka kısmından yapılabildiğini söylüyor. Şayet boynun ön kısmından yapılırsa omurlar arasındaki diskin hemen hemen tamamı çıkarılır ve omurlar arasına takma ya da kemik greftler ile kafes konur. Prof. Dr. Seçer, en sık kullanılan yöntemin bu olduğunu vurgulayarak, “En sık seçim edilen yöntem budur ve aynı seviyede bir daha yineleme olmaz. Şayet arka tarafta operasyon yapılırsa yalnızca taşmış olan disk parçası alınır ve rastgele bir takma ve statikleme harekâtı yapılmaz. Arka taraftan yapılan operasyonlardan sonra düşük de olsa bir yineleme tehlikeyi mevcuttur. Operasyon sonrası hasta 3-4 saat sonra yürümeye başlar ve kendi lüzumlarını görebilir. Takribî 7-10 günlük bir istirahat sonrası işine dönebilir” ifadesini kullanıyor.

YAZAR BİLGİSİ

maltepe escort ataşehir escort idealtepe escort anadolu yakası escort kadıköy escort bostancı escort pendik escort ataşehir escort şişli escort göztepe escort pendik escort kartal escort bostancı escort erenköy escort maltepe escort pendik escort bostancı escort ümraniye escort şerifali escort kartal escort maltepe escort tuzla escort pendik escort anadolu yakası escort acıbadem escort ümraniye escort escort bayan maltepe escort ümraniye escort ataşehir escort kadıköy eskort pendik eskort ataşehir escort ümraniye escort kadıköy escort escort bayan maltepe escort sex hikaye yeni seks hikaye gerçek sex hikaye sex hikaye seks hikayeleri sex hikayesi gerçek sex hikayeleri